30 Nisan 2010 Cuma

AVATAR

Maalesef filmi 2d yani normal sinema gibi seyrettiğimden görsel açıdan yorum yapmam haksızlık olur.
ama yinede uçurumdan atlamalar ormanın fosforlu oluşu, hayvanları, uçan adalar gerçekten güzeldi.
Fakat naviler çok basit bir makyajla değiştirilmiş sanki önceden gördüğüm bir film gibiydi.

Senaryoya gelince çok basit ve çalıntıydı. Matrix filminin değişik verisiyonuydu. Filmin ilk dakikasından  sonunda ne olacağını belliydi.  Son sahnesi çok manidar, güzel bitti sevdim.

Herkes şimdi öldüm bittim diyor ya avatar için  birkaç sene sonra bu filmin yüzüne bakmayacaksınız. teknolojik açıdan james amcaya teşekkür ederim.

Filmi aşırı beğenen arkadaşlara sesleniyorum.. muhakkak sinemada seyretmişsinizdir etkisinde kaldığınız için beğenmişsinizdir.

iki gün sonra televizyonda seyredince beş para etmez bir senaryo olduğunu anlayacaksınız.

tamam orjinal fikirlerde var filmde çok kötü diyemem ama  zaten çoğuda herkes beğenmişlere beğeniyor.
Seyredilmesini tavsiye etmekle beraber .   ne derseniz deyin "kral çıplak!" ....." avatar kötü"

YENİAY


Alacakaranlık serisinin 2. filmi Yeniay kendi ismiyle aynı olan romandan uyarlama sinema filmi.

Edward ve Bella hayranı olanların gözü kapalı seveceği bir film olmasına rağmen yinede ilk alacakaranlıktaki başarıyı yakalayamadığı kanaatindeyim.. Filmin kötü olmasında değil kitaptaki çoğu olayın atlanmasından dolayı.

Yeniay da Edward ve Bella arkadaşlığı  devam ederken  Bella ya süpriz bir doğum günü partisi verilir. Hediye paketinin ipi Bellanın elini keser ve Jasper Bella ya saldıracağı sırada Edward bunu fark eder ve engellemeye çalışırken Bella yı yaralar. Bu durumu kabullenemeyen .Edward Bella yı terk eder. Bella bu arada sonradan kurt adam olduğunu öğrenen  jakop la akadaşlık edecektir taki edward ortaya çıkana kadar....

oyuncular güzel, konu güzel, yönetmen başarılı ama senaristeler berbat..  Böyle güzel bir kitaptan böyle bir senaryo şaşılacak şey gerçekten.

Alacakaranlığı yani ilk filmi,  kitabı okumadan seyredin demiştim ama Yeniay ı kitabı okumadan seyretmeyin derim.

ALACAKARANLIK

 2008 yılında böyle bir afişle sinema salonlarınının önünde yerini aldı "alacakaranlık".  Afiş çok cezbedici değildi çok umursamamıştım. Sonrasında  birçok sinema sitesinde gişe başarısı hatırı sayılır bir rakama ulaşınca artık seyretmeliyim dedim. Konusu itibariylede hiç bir bilgim yoktu.

Film çok sade başladı. Gelişme bölümüne gelince dedikleri kadar güzelmiş dedim. Sonuna gelince çok güzel bitti .Hikaye değil film bitmişti. İnsan kendini" vay be!" demekten alıkoyamıyor.
Biraz araştırdığımda aslında kitabın çok satan bir romandan uyarlama olduğunu öğrendim..

Peki filmi bu kadar güzel yapan ne?  
Doğrusunu söylemek gerekirse film çok süper değil ama bu kadar sevilmesinin sebebi  alışılmışın çok ötesinde bir hikayesi olması..Vampirli filmler yıllardır vardı, aşk  temasıda öyle. Ama bu iki zıt unsurun bir filmde toplanması çoğu kişiyi şaşırttı..

Hatırı sayılır hayranı varda hiç beğenmeyen yok mu?
Tabiki var:  erkekler
Bayanlar  erkeklerden hep büyük fedakarlıklar beklerler. Erkeklerde kadınlardan hep kendilerinden birşey istememelerini beklerler.

Alacakaranlık filminde Edward Bella için  büyük fedakarlıklar yapıyor. Bu yüzden kızlar filme bayıldı, erkeler ise  nefret etti. Neticede topluma kötü örnek :)))))


Bu işin şakası  ama film güzel,   tavsiye olunur. (Kitabı okumadan seyredilmesini öneririm)


23 Nisan 2010 Cuma

CERRAH

Televizyonu açtınız ekranda bir polisiye film... izlemeye başladınız bir seri katil ve onun peşinden koşan polisler ve cinayet mahallindeki o korkunç manzara....gözünüzde canlandıysa işte o filmin roman hali : "cerrah".


Zevkle okuduğum bir kitap ama insan biraz daha sonunda şaşırmak istiyor.

Cerrah ta çok hoşuma giden ve farklı bulduğum özellik katilin bakış açısınıda yansıtmış olması.   Roman boyunca belirli aralıklarla neden cinayetleri işlediğini,  onun için ne ifade ettiği gibi enterean bililere yer verilmiş.

Tavsiye ederim 10/7

GÖÇEBE

Göçebe beklentilerimin çok üstünde bir romandı.


İnsan bedenini kullanan yaratıkların olduğu filmleri çok görmüşsünüzdür     ( mesela fakülte gibi).    İşte göçebedeki konu tam olmasada buna benzer.

Romanı farklı kılan olaya "zavallı insan" olarak bakmıyor "bedene yerleşen yaratık " açısından bakıyorsunuz.. gerçekten güzeldi.


Tek eksik yönü gelişme bölümü gereğinden fazla uzundu. daha kısa tutulabilirmiş. kitabın son sayfaları süperdi çok iyi bağlanmıştı. 700 sayfalık göçebe 100 sayfa anlamsız tekrarlarla uzatılmış..

Kitabın  gerek anlatım dilinin akıcı olması,   gerek konusu itibariyle çok sıradışı  olmasından dolayı yinede okumayanlara şiddetle öneriyorum 10 üzerinden 8.5

herkese  iyi okumalar  dilerim  (bende )  :))))

YABANCI


Akıcı bir dili var.   Okurken sıkılmıyorsunuz.
 İçerik olarak da ilginç başlıyor sonuna doğru beklentileri karşılamıyor.


annesinin ölümüne aldırmayan, cinayeti işlemediği halde yargılanmasına aldırmayan, sevilen ama onada aldırmayan dünyayı boşvermiş bir insan profili var. çevresindeki karakterler özellikle köpeğiyle devamlı didişen adamın betimlemesi ilginçti.

kitap bitene kadar aslında olayların arkasından bir sır çıkacak gibi bir beklenti oluşmuştu bende ama büyük bir merakla beklediğim sonuca ulaşamadım

son olarak: okunabilir ama daha fazla tercihleriniz varsa sonlara atabilirsiniz

21 Nisan 2010 Çarşamba

KIZIMI KURTARIN

Bir eyalette küçük bir kız çocuğu kaçırılır.  Bütün polisler alarmdadır. Çocuğun teyzesi üstelik 2 de dedektif tutar. Dedektifler bir taraftan çocuğu ararlarken bir taraftanda polis teşkilatındaki çarpık düzeni fark edecekler...


Film sıradan bir senaryoyla başlıyor ve sonlara doğru "tam bitti" derken devam ediyor  "bu sefer bitti "diyorsunuz ama film yine devam ediyor..

Filmin sonu çok güzel bir soruyla bitiyor.
siz olsaydınız ne yapardınız?

EKİM DÜŞÜ

2 gün önce seyrettiğim ve herkese şiddetle tavsiye edeceğim bir film....

Rusyanın ilk defa uzaya füze gönderdiği dönemde olmuş gerçek bir hikaye...

O dönemde amerikada bir kasabada bir grup  öğrencinin o bölgenin tek mesleği olan madende çalışmayı reddetmesi ve füze yapmaya çalışmasını konu alıyor. düzgün bir eğitim yok,    imkan yok,     kitap yok ve üstelik okul ve aileler başta olmak üzere herkes karşı koyuyor...   filmde geçen bir cümlede olduğu gibi " karanlıkta yalpalanarak yürümeye çalışıyorlar"

müthiş bir başarı hikayesi.... başarılı olmak için imkansızlıkları bahane edenlere tavsiye olunur.....

20 Nisan 2010 Salı

VE AŞK EVLİLİĞİN ELİNDEN TUTTU

kitabın kalitesi benim için iki unsurdur


1-konu zenginliği ( içerik)

2-kitabı bitirdiğimde dilime kazandırdığım yeni kelime veya deyim vs. (üslup)


bu açıdan değerlendirdiğimde kitabı sayfalarını çevirdiğinizde her sayfada olan basit minyatürler güzel düşünülmüş..her bölümün 2-3 sayfa olamasıda okumayı kolaylaştırması açısından güzel olmuş.

yazar her bölüme bir paragraflık hikaye ile başlamış sonra bu hikayeden başlayıp evliliği bu hikaye üzerinden anlatmış. bu fikirde güzeldi
sevmediğim kısmı yukarıdaki 2. maddeyi karşılamıyor yani kelime hazinesi bakımından kıt buldum. yazar sanki bilerek kitabı kalınlaştırmak ister gibi gereksiz tekrarlar yapmış sıkıyor bir sayfada anlatılacak bir mevzuyu 3 sayfa anlatmış.

herkesin kitap seçimi, kitap okuma sıklığı ve yaşı farklı olduğu için kitaba kötü demek istemiyorum ama benim beklentilerimi karşılamadı... yinede tavsiye ederim notum 10 üzerinden 7

18 Nisan 2010 Pazar

LORD EDGWARE İ KİM ÖLDÜRDÜ?

Eğer çok kafa yormayım bir cinayet romanı olsun okuyum geçiyim derseniz bu roman size göre.


ama yok ben cinayetin içinde bilimsel bilgilerde olsun isterim derseniz(mesela cerrah gibi)

o zaman bu roman çok basit gelir
cinayeti araştıran polis nedensizce gidip bir yerde bekliyor katil oraya geliyor neden orada bekledin? derseniz cevap yok ..


lisede okuyan bir tanıdığınıza hediye verebilirsiniz.ben daha çok ortaokul-lise dengi bir dili olduğunu düşünüyorum.

kötü değil güzelde değil..

GÜL KOKULU HİKAYELER

çok güzel bir kitap. Ne çok derine inmiş ne de çok yüzeysel geçmiş. Sadece hikayeyi anlatmış ve geçmiş.

sonlarına da hikayenin verdiği mesajla ilgili notlar eklemiş. böylelikle 50 hikaye yazılmış.

Hikayelerin belki çoğunu duymuşsunuzdur ama yinede tavsiye ederim. Özellikle çocuğuma alsamda okusa diyebileceğiniz güzel dini bir kitap.

the black cat


Aslında bu hikayeyi stage 3 seviyesinde başka bir kitapta okumuştum. bu kitap hakkında bir şey söyleyemem ama hikaye hakkında yorum yazmak istedim.


bir adamın çok sarhoş olup evdeki kedisini öldürmesiyle başlayan hikaye çok enteresan bir şekilde devam ediyor. Gizemi sevenler için tavsiye ederim

YİRMİNCİ MİL

western tarzı ilginç bir romandı.


karakterler güzeldi. sadece bir ara o kadar karıştırdım ki hangisi otelci hangisi berber kim kimin çocuğu birbirine girmişti. gerçi başlarda güzel açıklamış ama bir gün atlayarak yada 1-2 sayfa okuyarak devam edince unutuluyor. isimleri not almıştım. sanırım bu sorun benden kaynaklandı.

romanın sonu beklediğim gibi bitti ama yazarın notunun olduğu bölüm gerçekten çok şaşırttı, hiç beklemiyordum.
neticede güzel bir romandı. (kasabada genelevin olması doğal olarak romanın içeriğinde uygunsuz anlatım olacağı anlamına geliyor.o kısımlarda olmasa kitapta birşeyler sanki eksik olurmuş ama 18 yaş altı için şahsen önermiyorum.) . western filmlerini seviyorsanız işte bu da size kitabı...

17 Nisan 2010 Cumartesi

SÜPER BİR HURMA TARİFİ

Tatlı sevenler için yıllarca denediğim ve her seferinde küçük bir yumağın dev gibi kabardığı çok kolay ve güzel bir hurma tarfi vereceğim.

     Vereceğim ölçüler genelde büyük fırın tepsisinden 4- 5 tane artıyor. siz orta büyüklükte 2 tepsiye göre düşünün bu da ortalama 50-55 tane eder.

malzemeler
1 paket margarin
1 yumurta
1 çay bardağından 1 parmak eksik su
1 su bardağı sıvıyağ
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 yemek kaşığı sirke
1 çay kaşığının yarısı karbonat


NOT: Genelde yemek yapmaya alışkın olanların hemen dikkatini " hamur kabartma tozu var karbonat neden?" diyeceklerdir . hatta bazıları " ben koymam acıtır" diyecektir. hiç endişe etmeyin acıtmıyor karbonatta kokmuyor. siz sadece deneyin.
gelelim yapılışına her maddeyi sırasıyla koyarak yapın bu önemli

HAZIRLANIŞI:

1- Margarini eritin
2- suyu  ve sıvıyağı katın
3- yumurtayı kırın
4- vanilyayı koyun
5-un koyun ( bu kısım önemli  çünkü bazıları bütün unu boşaltmak gibi bir hataya düşüyor..  bardak bardak azar azar koyun  aynı anda da karıştıracaksınız buradaki püf noktalardan biri hamurun olabildiğine yumuşak olamsıdır.
6- unla beraber hamur kabartma tozu ve karbonatıda unlar beraber karıştırın
7- en son yumuşak bir hamur elde edince yumak almadan sirkeyi katın sirek herzaman en son katılacak.

Bu aşamaya kadar hamur hazır oldu. ama iş bitmedi.. YUMAK BOYUTU da önemli.. çünkü bazı cimri hanımlar  çok olsun diyerek fındık gibi yumak alıyorlar. Onlara kötü haber: öyle yaparsanız  çok kabarmıyor....Cevizden biraz daha büyük alırsanzı adet olarka çok olmayabilir ama çok iri oluyor.

ŞEKİL VERME  kısmına gelirsekhurma gözerindede yapabilşirsiniz benim işim acele uğraşamam derseniz yuvarlak da yapabilirsiniz..içinde fındık ve ceviz koymayı planlıyorsanız çok tavsiye etmem. denedim.. kabarırken fındıklar dışarı düşüyor. ama yok ben yaparsam olur sen yapamamışsın diyorsanız yapın burayada oldu diye mesaj atın..

FIRIN kısmında ise sıcak fırına konacak 170  derece yeterli alt bölmeye koyarsanızda iyi olur ...

ŞERBETİ  ise  yine çok önemli bir konu ( sizde hepsi önemli diyorsun diyeceksiniz ama gerçekten önemli)
şerbeti soğuk olacak tepsi ise ılık olacak..... dikkat ederseniz sıcak demedim ılık tepsi dedim eğer fırından çıktığı gibi dökerseniz hurmalar bölünüyor ve şerbetini çok çekiyor... tama kararında çeksin derseniz tepsiyi tutun eliniz yanmayacak şekilde sıcaklıktayken soğuk şerbetinizi dökün.


Bütün püf noktalarını vererek anlattım böylece yaparsanız çok süper oluyor.... deneyenlerin fikirlerini  bekliyorum

AFİYET OLSUN